Yıllar süren mücadele ve yaşanan acı olaylar sonrasında, Dilara'nın hayatını değiştiren kazanın sorumlusuna verilen cezanın açıklanmasıyla birlikte aile, bu durumdan duydukları hayal kırıklığını paylaştı. İki yıl önce meydana gelen trafik kazası sonucunda, 21 yaşındaki genç kız kaza sonrası yüzde 98 engelli duruma gelmiş ve yaşamı boyunca sürecek olan engellerle başa çıkmak zorunda kalmıştı. Kazanın ardından başlayan hukuki süreç, hem mağdur aile için hem de sanık için önemli bir dönüm noktası oldu. Ancak verilen ceza, aileyi tatmin etmedi.
Olay, 2021 yılının yaz aylarında gerçekleşti. Dilara, arkadaşlarıyla birlikte yürüyüşe çıkmışken, dikkatsiz bir sürücünün kontrolünden çıkan araca çarpması sonucu ağır yaralandı. Kaza sonrası hastaneye kaldırılan genç kız, uzun süre tedavi gördü fakat yaşanan travmalar nedeniyle ortaya çıkan sağlık sorunları kalıcı hale geldi. Dilara’nın ailesi, kaza anındaki dikkatsizliğin ve ehliyetini kaybetmiş olan sürücünün sorumsuzluğunun altını çizerek, adaletin yerini bulmasını istedi.
Görüşülen mahkeme, kaza sonucu Dilara’nın yaşadığı kayıpları göz önüne alarak, şoföre 5 yıl hapis cezası verdi. Ancak aile, bu cezanın Dilara’nın maruz kaldığı acıları ve kayıplarını yansıtmadığını belirtti. Aile, "Bu ceza bizi üzdü, perişanız. Bizim için zaman durmuşken, ona verilen ceza da yeterli değil," şeklinde bir açıklamada bulundu. Ailenin avukatı ise, verilen cezanın son derece düşük olduğunu ve bu tür davalarda daha ciddi yaptırımlarla benzer olayların önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı.
Mağdur Dilara'nın annesi, "Kızımın yaşadıkları, hayatımızın geri kalanını kararttı. Bir insanın hayatını bu kadar kolayca karartmak, cezalandırılmamalı. Bu sadece bir ceza değil, aynı zamanda bir mesaj. Gelecekte böyle olayların olmaması için daha ağır cezalara ihtiyaç var," şeklinde hislerini ifade etti. Kazayı gerçekleştiren sürücü ise mahkemede özür dileyerek pişman olduğunu belirtse de, bu sözlerin aile üzerinde bir etkisi olmadı.
Ceza hukuku uzmanları, Türkiye’de trafik kazalarına karışan sürücüler için uygulanan cezaların yetersiz olduğunu, bu tür olayların önüne geçmek için yayaların ve diğer sürücülerin haklarının daha fazla korunması gerektiğini düşünüyor. Bu gibi durumlarda, verilen cezaların mağdurlar üzerindeki psikolojik etkisinin göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulanıyor. Aile, Dilara’nın tedavi sürecinin uzun yıllar sürmesi ve maddi yükümlülüklerin artması ile de karşı karşıya kalmış durumda. Bu nedenle, adaletin sağlanması adına mücadelelerinin devam edeceğini söyleseler de, yaşadıkları travmanın izleri kalacak gibi görünüyor.
Trafik kazaları sıklıkla yaşanmakta ve çoğu zaman incitici sonuçlar doğurmakta. Aileler, sadece fiziksel zararlarla değil, psikolojik etkilerle de yüzleşmek zorunda kalmaktadır. Dava sürecinin sonlanmasıyla birlikte, yapılan çağrıların da daha fazla dikkate alınması ve benzer olayların tekrar yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemelerin hızlandırılması bekleniyor. Bunca acı ve kayba rağmen, aile adalet arayışını bırakmama kararlılığı içerisinde bulunuyor.
Sonuç olarak, Dilara'nın davası, sadece bir bireyin çektiği acıyla sınırlı kalmayıp, toplumsal duyarlılığı ve trafik güvenliği konularında farkındalık yaratmayı da hedefliyor. Bu durum, benzer acıların tekrar yaşanmaması adına toplumsal ve yasal değişimlerin gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Aile, Türkiye’deki trafik kazalarına bağlı olarak daha özel önlemler alınması ve halkın bu konuda daha bilinçli hale gelmesi gerektiğine inanıyor.