Rümeysa Öztürk'ün son dönemdeki durumu, medyanın ve kamuoyunun ilgi odağı haline geldi. Genç kadının yaşadığı olayların ardından sürdürülen hukuki süreç, pek çok tartışmayı da beraberinde getirirken, avukatları konuya dair önemli açıklamalarda bulundu. Öztürk’ün avukatları, mahkeme sürecinde yaşanan gecikmelerin kabul edilemez olduğunu ve müvekkillerinin haklarının bir an önce teslim edilmesi gerektiğini dile getirdi. Özellikle nakil sürecinin geciktirilmesinin, hem hukuki sürece hem de Rümeysa’nın psikolojik durumuna olumsuz etkiler yaratabileceği vurgulandı.
Rümeysa Öztürk’ün avukatlarından yapılan basın toplantısında, müvekkillerinin durumunun her geçen gün daha kritik hale geldiği belirtilerek, bu durumun acilen çözülmesi gerektiği ifade edildi. Avukatlar, hukukun üstünlüğünün ve insan haklarının ön planda tutulması gerektiğine vurgu yaparak, mahkeme tarafından verilen kararlara uyulmasının önemini vurguladılar. Ayrıca, Öztürk’ün maruz kaldığı stresin, sürecin uzamasıyla birlikte arttığına dair endişeler dile getirildi. Rümeysa’nın yaşadığı zor şartların, nakil sürecinin hızlanması ile hafifleyebileceği düşünülüyor.
Nakil süreci, Rümeysa’nın hayatını çok derinden etkileyen bir unsur olma özelliği taşıyor. Sadece fiziksel sağlığı açısından değil, aynı zamanda psikolojik durumu açısından da hayati bir öneme sahip. Uzmanlar, bu tür durumların uzun vadede bireyler üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor. Rümeysa’nın avukatları, sürecin hızlandırılması için ilgili mercilere başvuruda bulunmuşken, kamuoyundan da bu konuda destek beklediklerini ifade ettiler.
Rümeysa Öztürk’ün ailesi ve sevenleri de avukatlarının bu talebini desteklemekle birlikte, yaşanan süreç içerisinde daha fazla dikkat çekilmesi gerektiğine inanıyor. Ailenin avukatları, sosyal medya üzerinde gerçekleştirecekleri kampanyalarla, Rümeysa’nın yaşadığı adaletsizliğe dikkat çekmeyi planlıyor. Rümeysa’nın durumu, yalnızca bir bireyin hikayesi olmayıp, aynı zamanda Türkiye’deki hukuk sisteminin ve adalet arayışının bir yansıması niteliğinde. Bu sebepten ötürü, gelişmelerin halk tarafından yakından takip edilmesi gerektiği aktarılıyor.
Öğrenim hayatına ve sosyal yaşamına olan etkilerinin yanı sıra, Rümeysa’nın maruz kaldığı travmanın atlatılması için gereken adımların zamanında atılması gerektiği avukatları tarafından tekrar tekrar belirtiliyor. Yapılan açıklamalara göre, alınacak her gecikmiş karar, sadece Rümeysa için değil, benzer durumda olan birçok birey için emsal teşkil edebilir. Bu noktada hukukun bükülmemesi, her bireyin eşit haklara sahip olduğu gerçeğinin altı çizilmektedir.
Sonuç olarak, Rümeysa Öztürk davasında yaşanan bu kritik gelişmeler, sadece hukuki bir mücadele değil, aynı zamanda toplumsal bir dayanışmanın örneği olma yolunda ilerliyor. Rümeysa’nın avukatları ve destekçileri tarafından yapılan çağrıların, tüm kamuoyuna yayılması hedefleniyor. Rümeysa’nın yaşadığı adaletsizliklerin ortadan kaldırılması ve sürecin hızlanması için herkesin duyarlı olması gerektiği ifade ediliyor. Geçmişte yaşanan hukuksuzluklara karşı durmak ve vicdanlı bir toplum oluşturmak için bu tür olayların üzerine kararlılıkla gidilmesi gerektiği, tüm taraflarca benimsenecek bir anlayış olmalıdır.