Son dönemde Türkiye genelinde etkisini gösteren don olayları, tarım sektörü üzerinde ağır bir yük oluşturdu. Özellikle sebze ve meyve rekoltelerinde yaşanan düşüşler, halkın alışveriş sepetinde ciddi değişikliklere neden olmaya başladı. Özellikle kış aylarında yoğun olarak tüketilen bazı ürünlerin fiyatları, rekoltede kaydedilen bu düşüş nedeniyle fahiş seviyelere ulaştı. Tezgahlarda 450 liraya kadar çıkan kilo fiyatları, tüketicilerin yüzünü güldürmek bir yana, gün geçtikçe artan maliyetlerle cebini yakmaya devam ediyor. Bu durum, sadece fiyat artışlarıyla kalmayıp, aynı zamanda tarım üreticilerinin de geleceğini tehdit eden bir sorun haline geldi.
Don olayları, tarım ürünleri üzerinde ciddi etkilere sebep olmakta. Geçtiğimiz ay boyunca yaşanan düşük hava sıcaklıkları, birçok sebze ve meyve türünün tahrip olmasına neden oldu. Özellikle narenciye, domates ve biber gibi meyve ve sebzelerin hasadında yaşanan bu sorunlar, çiftçilerin zorlu bir kış geçirmesine yol açtı. Hasat edilen ürünlerin kalitesi düştü, bu da doğal olarak pazara yansıyan fiyatların artmasına neden oldu.
Birçok üretici, donun etkisiyle birlikte rekoltede yaşanan düşüş sebebiyle zarar görmemek için alternatif ürünlere yönelmeyi düşünse de, mevcut koşullarda bu pek mümkün görünmüyor. Çiftçiler, bu aşamada hasar gören arazilerinde yapacakları yeniden ekimler veya farklı bitki türlerine geçişler için ek desteğe ihtiyaç duyuyor. Bu desteklerin sağlanmaması durumunda ise, ilerleyen dönemlerde tarımdaki yetersizliklerin daha da artması kaçınılmaz görünüyor.
Fiyat artışlarının en çok hissedildiği kesim ise tüketiciler. Tezgahlarda 450 liraya kadar çıkan fiyatlar, vatandaşların sebze ve meyve alımını azaltmasına neden oldu. Bu aşamada halk, sağlıklı beslenme adına gerekli olan ürünleri temin etmekte zorlanırken, yerel marketlerin, pazarlara olan talebi de düşmeye başladı. Ekonomik krizin etkileriyle birleşen bu durum, birçok ailenin bütçesini zorlamakta.
Uzmanlar, don olaylarının sadece anlık bir sorun değil, aynı zamanda iklim değişikliğinin de bir yansıması olduğunu ifade ediyor. Uzun vadede bu tür hava koşullarındaki dalgalanmalar, tarım sektörünü daha fazla tehdit edecek ve dolayısıyla ürün fiyatlarının daha fazla dalgalanmasına yol açabilecektir. Çiftçilerin, üretim tekniklerinde değişim ve adaptasyon göstermeleri gerekse de, bunun için maddi kaynaklara erişimim sağlaması şart. Gelecek dönemlerde hem üreticiler hem de tüketiciler için yaşanacak gelişmeler, tarım politikalarının seyrini de belirleyecektir.
Kısacası, don olaylarıyla birlikte ortaya çıkan rekolte düşüşü, sadece fiyatlarla değil, aynı zamanda Türkiye'nin tarım geleceği açısından da ciddi endişeleri beraberinde getiriyor. Hem üretici hem de tüketici için dayanışmanın arttığı, desteklerin sağlandığı bir sistemin kurulması, bu sorunların aşılmasında anahtar rol oynayacaktır. Önümüzdeki günlerde yaşanan gelişmeleri yakından takip etmek, bu sürecin nasıl şekilleneceği konusunda önemli bir veri sağlayacaktır.